1 Ekim 2019 Salı
Bahar ile Alıp Veremediğim Şeyler Varmış, Yeni Dile İndirgedim
Biraz yoruldum, bugün. Anlamsız bir hayat telaşı içindeyim her zamanki gibi. Pek değişen bir şey yok.
Bir ara doğum günü kutlamalarına beş dakika uğramak yerine pastanın gelişini izlemek için işi bıraktım. Daha çok zamanım olacak, yarım kalmalar olmayacak diye düşünüyordum. Hatırlıyor musun, bilmem; yarım kalışları pek sevmem. Neyse, başarılı olamadım, tamamlamada.
Hastaneye gidip gelmeye devam ediyorum. Evet, kendime iyi bakmıyorum. İyi, dereceli bir kavram bence. On üzerinden bir şeyler veririm,hatrı kalmasın. Doktor Barış ile birlikte değiliz. Sevgilisi sanıyorlar beni hastanede, evet düzeyli bir ilişkimiz var çıkarlarımız söz konusu olduğunda. Onun da işine geliyormuş. Ben de bozuntuya vermedim. Canım istediğinde damardan kas gevşeticiyi alabilmek daha makul geliyor. Can bu, gece yemek yemeyi çekiyor, olur olmaz bir toplantıda dondurma istiyor, buluşup kuytu bir kafede - rahatsız sandalyenin tepesinde - saatlerce hayattan sohbet etmek çekiyor, uzayan saçlarının sebebini bilmek istiyor. Arada bir canım bile bana acıyor, dayanılmaz bir sancı kol geziyor. İşte o zamanlarda kas gevşetici iyi geliyor.
İlk kez bir bahar alerjik reaksiyonlarım boyumu aşmadı, sorunsuz günler geçirdim. Beni Mayıs ayında kilit altında tutma fikrini haksız çıkarmak için evren bana kıyak geçti, bence. Hayatımdaki yok oluşuna adapte etmiş her bir şeyi baksana, minnettarım.
Aslında çok da anlatmak istemiyorum halimi, biraz konuşasım var o kadar. İçimde kaldıkça beni yoran kelimeler bunlar. Merak edersin belki diye biraz anlatayım dedim sadece kendimi. Sahi merak etmekte misin? Saçlarımı kestirmedim ama kızıla boyatmak aklıma esiyor. Annem bunun bir depresyon hareketi olduğunu söyleyip beni vazgeçirmeye çalışıyor. Neler gelip geçti de ben köklü bir değişime gitmedim şimdi mi yapacağım bunu, dememi bekliyor. Sanırım.
Sen de böyle düşünürdün, sanırım. Arada aile üyelerime hak verirdin, öyle hatırlıyorum. Sahi; birkaç satır benden bahsedecek kadar beni hafızanda barındırıyor musun, annemi hatırlıyor musun?
Yeni tanıştığım insanlar ya da bir şekilde sohbet ettiklerim hayatımda yer edinmek için çaba gösteriyor. Dostlarım duruyor. Umursamadıklarım var, selam sabah es geçmiyorlar. Sessizce eve yürüyemiyorum, mahallede top koşturduklarında azarladığım çocuklar hatrımı soruyor. Merak ediyorum, yılda bir hatrımı soracak kadar bile mi yer edinemedim benliğinde, nasıl bir irade bu, ya da ben nasıl bir nefretim sende..?
Eylül bitiyor. Eylül bu elbet bir şekilde yaprak döker, yazmış bir yazar, bunun üzerine bir kalorifer sohbeti iyi giderdi. Yanında güzel bir kahve misal, ya sen Amerikan çekirdeklerini sevmiyordun di mi? Ah, hele tatlı sevmeyişin.. Başıma kötü bir şey geldiğinde o gün yiyemediğim tatlıları düşünür hayata tutunurum ben.. Bu yüzden de bu kadar çekilmiş, merak etmiş olabilirim seni. Tatlı sevmeyen biriyle pek denk düşülmüyor afedersin, rahatsız etmek istemezdim. Kendi hayatıma dahil olunmasına, daha çok vakit geçirelim diye absürd planlar yapılmasına alışkınım. Hayır, bu bir ego tatmini değil. Kendimi poh-pohlamıyorum. Bu davranışı birisi için yapacağım hiç aklıma gelmezdi, sadece tuhaf olduğunu dile getirmeye çabalıyorum. Hayatında yer edinmeme izin vermen için gözüne sokmadan uğraşmak.. Ve senin beni istememen, reddetmen, yok sayman, sana bakmayayım diye kendine kaçak kat çıkman apayrı bir mevzu. Sorun olarak gördüğüm, içime sindiremediğim istenmemişlik değil. Kaybetmek, reddedilmek, kaybolmak, kendini bulamamak ve daha nicesi hayatta mevcut. İrili ufaklı yaşıyoruz bir şekilde bu problemleri. Anneannem olsa hemen yapıştırırdı, dert sik gibi, herkes kendininkini büyük sanıyor, diye. Ağzım her zaman bozuktur bu arada sen rastlamadın sadece, ayıplama.
Kendini güvende hissetmek adına beni hayatında istemiyor olabilirdin. Eyvallah. Yılda bir kere bir kelime edemeyecek kadar yoğun olduğun için üzerimi çizmiş de olabilirsin. Napsam fikrini değiştiremezdim o gün, dün hatta bugün. Kararlı biriydin. Doğruyu söylemek gerekirse artık çok da canımı sıkmıyor bu mesele. Çözümsüz kalsın, burada, böylece. Sadece veda anlayışına bir sarılmayı, gözlerinin içine bakmayı, içine sine sine ayrılmayı, eklemeni tavsiye ederim. Hak ediyordur hayatına birkaç nefeslik katılanlar. En sevdiğin yemeğin ne olduğuna karar verememen üzerine okulun girişine mangal yaktırıp hamaklar kurdurma fikrim gecenin bilmem kaçında telefonuna bildirim olarak düşmemiş miydi? Yaptığım işin sadece dost edinmek için olduğunu sana göstermekle günlerimi harcamamış mıydım, tanışmamıza çok kötü giriş yaptığımdan? Sevdiğin diziyi sevmedim diye ayıpladığında huzurumu kenara koyup dertlenmiştim de.. Her şeyi geçtim gerçekten. Upuzun geleceğimi karartmamam uğruna yazdığın satırlar kopyala yapıştır mıydı, birkaç gün sürebilen sohbetimizde?
İçim sıkıldı, birkaç dize görünce. İçimde kalmasın istedim artık. Hak etmediğim vedalar oluyor benim hayatımda da işte. Her şeye yetişmeye çalışırken hayat telaşında beni es geçen sevmeye niyet ettiklerim var baksanıza. Yılda bir iki görüşüp birbirimizin fikirlerine değer verdiğimizi göstersek kötü mü olurdu? Klasik bir buluşma mekanımız, günümüz, saatimiz olsaydı.. Gelmeyen olursa bir dahakine kadar kâale almayıp görüşünce birkaç dakika tavırlaşsaydık. Çok mu kitapvari olurdu..? Hayatımıza aldığımız yanlış adamlar ve kadınlar üzerinde konuları deşmeden tecrübe etiketi yapıştırıp geçecek kadar olgun davransaydık..
Ben şahsen çok isterdim, iyi bir dost olabilirdik. Olmamışlığımız içimi sıktı dediğim gibi.
Neyse, bugününde olanlara imreniyorum ama bugününde de yarınında da olmayı istemiyorum. Çünkü ben sana her zaman saygı duyuyorum, bu senin kararındı. Kabul etmelisin bence ama bunu hak etmedim ve gerçek sebepleri duymakta bir zamanlar hakkımdı. Ben "birbaharhikayesi" değilim, bu söylemin kırdı. Köprünün altından da çok sular aktı.
Yolun açık olsun, hep, her zaman, mutlu ol.
Bu kadar doluluğu dökme sebebim olan dizelere gelirsek..
"Ben birinin hiçbir şeyiyim,
en çok da bu koyuyor..
Ortak tek bir fotoğrafımız bile yok. Bugünlerde ben adsız bir özlemim,
Yağmur yemiş bir deniz gibiyim. "
*Fotoğraf olmamasının sebebi pek bariz değil mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
01000010 01101100 01101111 01100111 00100111 01110101 01101110 01110101 00100000 01101111 01101011 01110101 01111001 01101111 01110010 01110101 01101101 00101110 00100000 01011010 01100001 01101101 01100001 01101110 00100000 01111010 01100001 01101101 01100001 01101110 00101110 00100000 01010011 01100101 01101110 00100000 01101001 01110011 01100101 00100000 01101000 01100101 01110010 00100000 01111010 01100001 01101101 01100001 01101110 00100000 00101110 00101110 00101110
YanıtlaSil01000100 01100101 11000100 10011111 01101001 11000101 10011111 01101001 01101011 00100000 01100010 01101001 01110010 00100000 01101001 01101100 01100101 01110100 01101001 11000101 10011111 01101001 01101101 00100000 01101011 01110101 01110010 01101101 01100001 00100000 11000101 10011111 01100101 01101011 01101100 01101001 00101110 00100000 01010100 01100001 01101011 01100100 01101001 01110010 00100000 01100101 01100100 01101001 01111001 01101111 01110010 01110101 01101101 00101110 00100000 01011010 01100001 01101101 01100001 01101110 00100000 01111010 01100001 01101101 01100001 01101110 00100000 01110101 11000100 10011111 01110010 01100001 01101101 01100001 01101110 11000100 10110001 00100000 01110101 01101101 01110101 01111001 01101111 01110010 01110101 01101101 00101110 00100000 01010101 01101101 01110101 01110100 00100000 01101001 11000101 10011111 01110100 01100101 00100000 01100001 01110010 01100001 01100100 01100001 00100000 01111001 01101111 01101011 01101100 01110101 01111001 01101111 01110010 00100000 01101001 01101110 01110011 01100001 01101110 11000100 10110001 00101110
YanıtlaSil